Anaokuluna gidecek yaşta bir çocuğun hayatına, iç/dış dünyasına, çevresine hiç de alışık olmadık bir şekilde dalıyoruz. Bu çocuk büyümüş de küçülmüş, diğer yaşıtlarından ya da kendisinden büyük veletlerden epey farklı, tahmin edemeyeceğimiz bir hayal gücüne ve derinliğe sahip... Alper Kamu. Yaşıtlarından sıkılan ama onlarsız da yapamayan, ailesinin/çevresindeki insanların(bu insanların da renkli kişiler olduğunu ekleyeyim) ve kendisinin psikolojik analizlerini yapabilecek yetkinlikte biri Alper. Fazlasıyla komik, tuhaf... bir kitaba bulaştınız evet. 5 yaşındaki velet, çözülmeyi bekleyen bir dizi olay?!, nietzsche'ler, zeka, çocukluk, büyüklük, derinlik, derinliksizlik, eğlencelik, hüzünlü bir dünya bu. Alper'e herkesin bayılacağına eminim.
"Bir de şarkı söyleme muhabbeti vardı. Repertuarımız, dünyanın en kötü müzisyenleri tarafından, eğitilebilir küçük embesiller için yazılmış bazı eserlerden oluşuyordu ve açıkçası sınıf arkadaşlarımın müzikal yetenekleri heveslerinin çok altındaydı. Ben tabii ki süregiden kakafoniye katılmayı reddettiğim için, şarkının durak noktalarında öğretmen adımı bağırarak aklınca beni sanata teşvik ediyordu. Utancımdan yerin dibine geçecek gibi oluyordum. Benden, evde Shostakovich dinleyen benden, "kestane, gürgen, palamut" diye yırtınmam bekleniyordu. Neyse ki asosyalliğim ve ara ara içimde kopan fırtınaları dışa vuran mimiklerim sayesinde öğretmen benim bir zihinsel özürlü olduğuma hükmetti de düştü yakamdan."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder