Kimi filmler Michael Clayton vardır, oyuncular alıp-götürür; kimi filmler Social Network vardır, hikaye akıp-gider; kimi filmler vardır yönetmen(lik) ön plana çıkar: İşte böyle bir film Beginners
Başarılı oyunculuklar göze çarpmasına rağmen Mike Mills her planda önde kalmayı başaran tarzda bir yapıt ortaya koymuş. Öyle ki senaryo, hikaye bu özgünlük içinde erimiş-gitmiş. Hatta filmin merkezinde yer alan, onsuz bir sahnenin bile olmadığı ve aynı zamanda anlatıcı payesini de üstlenen Oliver Fields'in tepkisizliği/tarafsızlığı çoğu zaman kamera arkasındakilerden bir farkının olmamasıyla beraber Ewan McGregor için çizilmiş olan bu karakterin, yönetmenin kamera önündeki tezahürü olduğu sonucuna da doğurmakta.
Oliver Fields'in hayatında bir noktadan sonra birbiri ardına hayatını değiştirecek olaylar peydah olur. Annesinin ölümüyle başlayan bu süreç; babasının gey olduğunu itiraf etmesi, kansere yakalanıp ölmesi ve babasının ölümünden sonra zorla götürüldüğü partide bir kızla tanışıp, ona aşık olmasıyla devam eder. Bütün bu dönüm noktalarına rağmen oldukça durağan bir film Beginners. Bunu da merkezdeki adama borçlu. Bu olayların yarattığı rüzgara kapılmadan, seyirciyi de kaptırmadan bir adamın gözlemlerine ortak oluyoruz. Burada Eternal Sunshine'da olduğu gibi kendini nereye gideceğini, ne yapacağını bilmeden joel ile fırtınanın içinde ordan oraya savrulurken bulan veya Punch-Drunk Love'da olduğu gibi temponun yavaş yavaş artıp sonlara doğru zirve yaptığı bir tarz benimsenmemiş. Mike Mills'in bu filmle, özgünlüğünden ödün vermemek adına, iyi bir filmden öte farklı bir film kovaladığı belli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder