23 Şubat 2012 Perşembe

Ahududu goes to...

Drive ile birlikte son dönemin en çok merak ettiğim yapımıydı Jin ling shi san chai (The Flowers of War). Nasıl olmasın? En sevdiğim aktörler sıralamasında  başa güreşen Christian Bale, değeri az bilinen afili oyunculardan Paul Schneider, sinemada estetik denince Tarsem Singh ve Wong Kar Wai ile birlikte akla düşen ilk isim olan Zhang Yimou faktörleri, Uzakdoğu Sineması'na olan düşkünlüğüm ile birleşince Voltron'ın oluşması kaçınılmaz hale geldi.



Başlıktan da anlaşılacağı üzere filmle alakalı olarak yazabileceğim en iyi sözler yukarıda olup, bunlar da nötrden ileriye gitmemektedir. Kötü senaryo, kötü sinematografi Hollywood'a öykünmenin sonucu mudur yoksa ben mi eleştirel çıkış noktası arıyorum bilmiyorum ama filmin, parlaklığının altında kaldığı mutlak.


Mesela tarihte aynı dönemi irdeleyen bir başka çalışma ve vasatın üstündeliği tartışma konusu olan The Children of Huang Shi çok daha başarılıdır derdini anlatmak ve samimiyet konularında.

Film temelsiz ve o temelsizliğin üstü o kadar derme çatma ki, oyuncuları eleştirmeye sıra gelmiyor ama ben yine de deneyeyim: Paul Schneider geçerken uğramış gibi değil, hakikaten geçerken uğramış; C.Bale ise Yhang Zimou ile çalışmak için yanlış projeyi seçmiş. 


"Son dönem çalışmalarına bakınca tam bir Nicolas Cage filmi olmuş" saptaması, benim için tam anlamıyla hayal kırıklığı olan The Flowers of War'u özetlemeye yetiyor da artıyor bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder