20 Şubat 2012 Pazartesi

'Drive' After Party

Drive "Süper gücü konsantrasyon olan bir adamın hayatından bir kesit"in beyazperdeye olan izdüşümü. 

Film, tanımda da olduğu gibi kesit'in sözlük anlamını tamamiyle karşılıyor. Gelişme bölümünden mütevellit bir hikaye sanki, tanıklık ettiğimiz olaylar örgüsü; öyle ki ilk sahneyle birlikte istim üstündeki yolculuğumuz başlıyor. Yönetmenin seyirciye alışma, adapte olma zamanı, şansı tanımadığı belli. "Bilmediğiniz topraklardasınız, dikkatli olun!" diyor. Tabi yönetmenin mumunun fitili, istediklerini seyirciye dibine kadar yaşatabilmesi için yeterince uzun değil. Seyircinin ortama alışmasıyla süpriz faktörünü yitiren yönetmen, filmin geri kalanına göre etkisiz kalan bir son!a ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmış olmanın verdiği rahatlıkla huzurlarımızdan ayrılıyor.

Evet, konsantrasyonu süper gücü olan bir adam var karşımızda: Sürücü. Sevgi ile maksimize ettiği konsantrasyonunu azmiyle yoğuruyor. Adamımızın öncesi ve sonrası meçhul, tıpkı filmin başı-sonu gibi. Nasıl biri olduğu yaptıklarıyla tanımlanıyor, biz tanımlıyoruz. Yani hemen hemen hiçbir şey bilmiyoruz hakkında.

Ryan Gosling'in şimdiye kadar çalıştığı projeler içinde en çok itina gösterdiği filmdi Drive, dolayısıyla "sürücü" de karakter olarak bu kisveden nasibini aldı. Buna rağmen robot gibi oynamak vb. ithamlarla suçlandı. Adamımızın ecel terleri döktüğü, dişlerini sıktığı sahneler göz ardı ediliyor. İtham edilen yakıştırmalarla soğukkanlılık arasındaki farka dikkat çekmek isterim.  Keza gözlerinin içinin güldüğü, oyunlar oynadığı Irene ve Benicio'lu sahneler de unutulmamalı bu bağlamda.

Filmde herşey dozajında hatta o dozajın da altında ve yoğun şekilde verilmiş. Dakikalarca süren araba kovalamaca; kurşunun yağmur olup yağdığı lakin ne hikmetse bitmediği silahlı çatışma; vıcık vıcık aşk sahneleri ve uzayıp giden diyaloglar yok. Herşey kesin ve net. Tıpkı ölümle yaşam gibi.

Paralelin de başka insanların hikayesini anlatan Brick'e çok benziyor atmosfer itibariyle. İç hesaplaşmadan yola çıkarak döngüsel kurgusu itibariyle In Bruges'e de. Tempoyu genele yayma konusundaki yetersizliğiyle de 3:10 to Yuma'ya...

Parçaların, bir araya geldiklerinde oluşturduğu bütünden daha iyi olduğu bir yapım. Gelenekselden kopmadan özgünlük arayışında olması da takdir edilesi bir özelliği olan Drive'ın eksikliklerine rağmen senenin en çok ses getiren işi olması "Acaba..?" sorusunu da beraberinde getiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder