29 Temmuz 2012 Pazar

Assad is Shit

Beklenen gün geldi çattı ve konserdeki yerimizi daha doğrusu yerlerimizi aldık. Malum nedenlerden ötürü  yani organizasyon düşüncesizliğinin fendinin kollektif akıl tarafından yenilmesi ve Every Day is Like Sunday'in coşkusu üzerine yarı ayakta yarı oturmalı melez bir düzene bürünen seyirci alanı yüzünden, biz de merdiven boşluğu olmasa da biletimizin dikte ettiği yerden daha iyi bir pozisyona geçerek toplu yer değiştirme hareketi içindeki yerimizi bulduk.


20 adet şarkının yer aldığı performansında Moz çok bilinenlerle birlikte bir köşede hatırlanmayı bekleyen şarkılarıyla o sıcak gecede esen ve gönlümüzü ferahlatan tek rüzgar oldu. Açıkçası konser gösterdi ki Morrissey'in Best Of'larıyla bezeli bir listeyle karşıma çıkacağı düşüncesiyle hem beklentilerimi yükseltmişim hem de bencillik etmişim. Gerçi kalabalığın beklentisinin de bu yönde olduğunu, şarkı seçerek gösterdikleri tepkilerden anlamak mümkündü. 

Bu Morrissey'in performansının göz alıcı, gönül çelici olduğunu değiştirmiyor tabi ki. Üstelik bu adamın diğer konserlerini daha ilgi çekici kılıyor benim açımdan. Bütün kariyeri bir buçuk saate sığdırmak mantıklı olmazdı zaten. Bu konseri bir adım olarak görmek ve bütün yolu tek tek adımlayarak almak adına insanı teşvik eden bir yapı ortaya koyduğu da ayrı bir gerçek. Bütün sığ düşüncelerden sıyrılıp varacağım sonuç bu olsa gerek bir Moz hayranı olarak.

19 Temmuz gecesi ise bir başka üstadın kaliteli bir şarap hakkındaki sözleriyle birebir örtüşmekte: Dengeli, derin, bitimi uzun ve keyifli.

28 Temmuz 2012 Cumartesi