17 Kasım 2013 Pazar

İnancın Alien ile Sınanması


Büyük ustalardan Ridley Scott'ın Yunan mitolojisinden ismini aldığı (tabi ki belli araştırmalar sonucu, filmin gidişatına uygun olarak seçilmiş şekilde yorumlayabileceğimiz) Prometheus, ilk önce bizleri bilimkurgu dünyasına sokuyor. İyi de yapıyor çünkü filmin başlangıcındaki varoluşsal sorularla ilerleyen dakikalarda, bilimkurgu nimetleriyle "bizi kim yarattı?, yaratıcımız/yaratıcılarımız nerede?.." düşüncelerle uzayda 2 yıl kadar yol alarak, cevaplarına kısmen ulaşıyor.

Bu uğraşların başında, bilimkurgu kadını imajı çizen Elizabeth Shaw karakteri başı çekiyor. Shaw Hristiyan ve dinine gayet de bağlı bir hatun. Yalnız filmde başı çeken bu karakterin, hem varoluşsal sorularla yıllarını geçirmesi ve gözümüze soka soka gözümüzü alamadığımız haç işaretli kolyesiyle, sürekli dinini ön planda tutması; bizim daha doğrusu benim aklımı karıştıyor. Çünkü sorduğumuz sorulara bazen cevap alamayacağımızı ya da alsak bile başımızın beladan kurtulamayacağını filmin bir fragmanında da yazı olarak geçen "They went looking for our beginning, what they found could be our end" cümleyle anlıyoruz. Bu da Shaw karakterinin düşüncelerine ne kadar bağlı olursa olsun, akıl karışıklıklarının ve Tanrı ya da Tanrıların (Hristiyanlık inancı) olmamasına cevap veremiyor, vermek istemiyor belki de.

Belalar silsilesinin benim için hayal kırıklığı yaşattığı yer ise, filmin ilk 1 saatinde içimden geçirdiğim "bu filmde Alienvari şeyler var" düşüncelerimin, meğersem Prometheus'un Alien'ın başını konu almasını kabak gibi sonlara doğru yansıtması. Benim hatam da sayılan, film hakkında ön okuma yapmamak, araştırmamak da pay olsa da; filmden Alien ve Hollywood klişerinin de yer aldığı bu Sunshine kadar sevebileceğim (ama sevemediğim) Prometheus'un insanoğlunun varoluşunu bilimkurgu aracılığıyla anlatacakken, bunu yok etmesi. Yani film 2090'larda geçsin biz yine Alien serisine bağlı kalalım malesef. Alien düşmanı değilim ama ellerinde böyle güzel bir konu varken, yine gidip yaratıklara tutunmak beni hayal kırıklığına uğratıyor.

Filmin Mühendisleriyle, görselliğiyle, Michael Fassbender'ıyla, varoluşsal gezintileriyle kat ettiği yol gerçekten iyi ama ahtopot gibi Alien'lardan kurtuluş yok anlaşılan Scott.