11 Eylül 2012 Salı

Modern Muzip Sanatlar

Unutamadığım bir salı günü yolumun düştüğü İstanbul Modern, beklentilerimi aşan gerçekliğin evrensel kümesi; yerküre üstündeki happy zone'um; külliye-i mutluluk olarak nitelendirmeyi seçtiğim özel bir yerleşke benim için. Yani İstanbul Modern deyince akla gelen ilk şey olan sanat kavramını daha ilk buluşmamızda aştığını ve benim için ondan çok daha fazlasını ifade ettiğini ve her bir araya gelişimizde bunun da ötesine geçerek beni şaşırttığını anlatmak istiyorum. İşte öyle günlerden birinde Burhan Doğançay'ın duvarlarına karşı başlayan serüvenimiz, The Dears'ın denize nazır boğaza karşı konseriyle devam etti ve bu rüyalar mabedi yine yaptı yapacağını.

19 Temmuz'a uzanan bu güzel temmuz haftasını Morrissey'ye niyet The Dears'a da kısmet olarak yorumlamak mümkün. The Tea Party ile aynı havayı soluduklarından mıdır, gönüllere, kulaklara aynı topraklardan doğup döküldüklerinden midir bilinmez; insana hemen yakınsayan soundlarıyla Tophane'deki o günü dolu dolu, neredeyse mükemmel geçirmemizi sağlayan grup. Ölmeden önce kanlı canlı izlenesi, dinlenesi, takip edilesi gerekenler listesinden konser sonrası silinen grup da aynı zaman yaşadıklarımızla, yaşattıklarıyla. 



Ve artık İstanbul sadece Modern değil; İstanbul Sevgi, İstanbul Aşk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder