16 Mart 2013 Cumartesi

Açtı Şebboylar Beyaz

80 jenerasyonu üyesi olarak haliyle Türkiye'de televizyonun altın çağı olan 90'ların tanıklarındanım. Sabah erkenden kalkıp izlenen çizgi filmler, kara şimşek, susam sokağı, Barış Manço gibi birçok örnek var ortak belleğimizde yer edinen. 80'lerde piyasaya sunulan ve bizim ancak 90'larda ulaşabildiğimiz gençlik filmleri de bunlardan biri.

The Perks of Being a Wallflower da gömülü hafızamı yüzeye çıkaran bu türden 2012'ye ait bir yapım: 80'ler dönemini içsellikle bağdaştırarak ve dönem müzikleriyle harmanlayarak oldukça eğlenceli bir iş çıkarılmış. Bu yönden beni hiç yanıltmadı tıpkı Dazed and Confused gibi. Lakin derinliği ve süprizlere açık yönüyle de, Mysterious Skin gibi, epey şaşırtarak beklenti çıtamı başarıyla aştı.


Gölgeli resimlerle bezeli bir albümü hatırlatan bu film, güzel bir nostaljiden çok daha fazlasını vadetmekle beraber, filmin sanatsal yönüyle değişik perspektifler sunduğu aşikar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder