24 Eylül 2011 Cumartesi

FC Barcelona, tüm zamanların en iyisi mi?

Xavi'nin altyapıdan çıkıp, yavaş yavaş Guardiola'nıın yerine ısındığı zamandan beri takip ediyorum bu soruya muhattap olan takımı. Öyle ki ikinci takımım addettim kendisini. Tuhaf şey, o dönem ne takım şimdiki mükemmelize edilmiş oyun anlayışına sahipti, ne de Real Madrid'in karşısına çıkarmak için La Liga'da bir takım arayışına girmiştim. Yani anlayacağınız şimdi Barcelona'yı tutmak için ortaya atılan sebeplerden, Real Madrid'in General Franco'nun takımı olması ve göze hoş gelen hücum futbolu,  hiçbirine sahip değildim. Gerçi ben hala neden Beşiktaş'ı tuttuğuma dair kendime mantıklı bir açıklama yapamazken, kıtanın en uzak köşesinden bir takıma bu denli bağlı olmanın nedenini aramanın anlamsızlığında kaybolmuş durumdayım. Takım tutmak böyle bir şey işte, tuhaf bir şey...


Bu soruyu cevaplarken objektif olamayacağımı anlamış olmalısınız. O yüzden direkt gözlemlerime geçeyim: Takım o kadar iyi bir hücum performansına sahip ki son birkaç yıldır rakiplerini düşürdükleri çaresiz durumlar bıkkınlık yaratmış. O kadar ki, ülkemizde esen play-off rüzgarının da etkisiyle, işi La Liga'da statü değişikliği yapılması gerektiğine kadar götürmüşler. Bu usancı anlıyor ve biraz da şuna benzetiyorum: Barcelona maçları  futbolu, hücum futbolunu, güzel futbolu seven herkes için sonu mutlu biten klişe filmlere dönüşmeye başladı. Bahsettiğim izleyici grubu zamanla aynı sonu, aynı senaryoyu, aynı karakterleri göre göre belli bir bıkkınlık seviyesine ulaştılar ve anlamlı veya anlamsız isyan etmeye başladılar. Dediğim gibi bunu anlıyorum ama bu durum, buna hak verdiğim anlamına gelmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder