30 Ekim 2015 Cuma

Caravan

Aklımın bir köşesine yazmama rağmen sinemadan uzaklaşmam vesilesiyle  izleme fırsatını yaratamadığım filmi son tahlilde yakalayabildim nihayet. Aklımın bir köşesinde de boşuna yer işgal etmemiş Whiplash:

Dominant karakterlere hayat vermek için aktörlüğe soyunmuş J.K. Simmons ile son yılların, Josh Hutcherson ile birlikte anlam veremesem de, el üstünde tutulan gençlerinden Miles Teller'ın rekabetçi, sağlıksız karakterlerle yakaladıkları çivi-çivi uyumuyla birlikte, müzik daha doğrusu caz evrenine oturtulan fakat biri yazıyı atfettiğimiz filme, diğeri de bu yazıyı atfettiğimiz başlığa isimlerini veren hepi topu iki tane olsa da filmin kendisinden daha klasik olan eserlerin araç olarak kullanıldığı her açıdan bir performans, bir meydan okuma filmidir.






Hacının hacıyı Mekke'de, hocanın hocayı tekkede, delinin deliyi dakkada bulduğu bu dünyada, filmin hemen başında Fletcher'ın Andrew'ü eliyle koymuş gibi nasıl bulmuş/keşfetmiş olduğuna da, filmin "epik" finalinden geriye doğru iz sürdüğümüzde yaratılan başarılı gerçeklik algısına da şaşırmıyoruz açıkçası.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder